TOPRAK NEM SABİTLERİ NEDİR

                Toprakta bulunan su miktarları toprağın içindeki tutulma durumlarına, tutulma miktarlarına ve toprak içindeki hareketlerine göre değerlendirilmiş ve buna toprak nem sabitleri denilmiştir. Toprak nem sabitleri olarak adlandırılan bu nem düzeyler şunlardır:
          1- Saturasyon (Doyma noktası),
          2- Tarla Kapasitesi,
          3- Devamlı Solma Noktası,
          4- Higroskopik su.

          1- Saturasyon Noktası : Bir toprağın gözeneklerinin tamamen su ile dolu olduğu anda toprakta bulunun
nem yüzdesidir. Doygunluk halinde toprak suyu sıfır tansiyondadır. Yani suyun toprak yüzeyine bağlanma
enerjisi sıfırdır. Toprağın tam doygun hale getirilmesi çok güçtür. Çünkü toprakta herzaman bir miktar
hapsedilmiş hava kalmaktadır.
          2- Tarla Kapasitesi : Toprağın yerçekimi kuvvetine karşı bünyesinde tutabildiği maksimum suya tarla
kapasitesi denir. Bir başka anlatımla yağış veya sulamadan sonra sızan suyun tamamen çekilip, aşağıya doğru
su hareketinin pratik olarak durduğu anda toprakta tutulan nem yüzdesidir. Tarla kapasitesi toprak suyunun
bitkiye yarayışlılığının üst sınırını teşkil eder. Tarla kapasitesinde sular büyük boşluklarda değil kapillar boşluklar
dediğimiz küçük boşluklarda tutulur. Daha teknik bir tabirle serbest drenaj koşullarında kapillar ve yer çekimi
kuvvetleri arasında bitki kök bölgesinde tutulan sudur.
          3- Devamlı Solma Noktası : bitkilerin topraktan su almalarında iki kuvvet karşı karşıyadır. Bunlardan
birincisi toprağın suyu çekme kuvveti, ikincisi bitki köklerinin emme veya ozmatik kuvvetidir. Eğer toprağın suyu
çekme kuvveti bitki köklerini emme kuvvetinden fazla olursa toprakta su bulunsa bile bitkiler bu sudan
yararlanamayarak solmaya başlar. Solmanın meydana geldiği anda sulama yapılırsa bitkiler solmadan
kurtulabilir. Ancak, sulama yapılmaz ise solma daha da ilerler. Bu durumda sulama yapılsa bile bitkiler eski
hallerine dönemezler. İşte bu devamlı solmanın görüldüğü anda toprakta tutulan nem miktarı o toprak için solma
noktasını ifade eder. Toprakların özelliklerine göre devamlı solma noktaları bazı tarla yöntemleri kullanılarak tayin
edildiği gibi labaratuvar şartlarında da tespit edilebilir.
         4- Higroskopik Su : higroskopik su, genel olarak kuru bir toprağın nispi nemi % 98 olan havadan absorbe
ettiği nem miktarı olarak tanımlanır. Higroskopik su esas olarak toprak danelerinin yüzeylerinde ince bir tabaka
şeklinde tutulan suyu ifade eder. Bitki yetiştiriciliği açısından bir önemi yoktur.
Toprak Suyunun Bitkiye Yarayışlılık Bakımından Sınıflandırılması :
Bitkiler toprakta bulunan her çeşit sudan yararlanamazlar. Bu açıdan incelendiğinde üç tip toprak suyu tefrik edilebilir.
         1- Yarayişsiz su,
         2- Yarayışlı su,
         3- Fazla su.

       Şekilde de görülüceği üzere solma noktasının altındaki su yarayışsız su olmaktadır. Bu suyu higroskopik su ve kapillar suyun daha kuvvetli tutulan kısmı oluşturur.
Devamlı solma noktası ile tarla kapasitesi arasındaki su yarayışlı su olmaktadır. Bitkiler bu sudan yararlanmaktadır. Bitkiler tarla kapasitesinin üzerindeki sudan da yararlanabilirler ancak, bu fazla su drenaj şartlarında süratle derinlere sızarak uzaklaşmaktadır. Bir toprağın yarayışlı su miktarı o toprağın yarayışlı nem kapasitesi olarak adlandırılır. Toprak suyunun bu tipleri toprak çeşidine bağlı olarak değişiklik gösterir.

TOPRAK SUYUNUN HAREKETİ

1- Doymuş Akış:
Doymuş toprakta gözeneklerin tamamı olmasa bile büyük çoğunluğu su ile doludur. Bu durum taban suyu bölge sinde ve bazen ağır yağmurlardan ve sulamalardan sonra meydana gelebilir. Doymuş akışla da su yerçekiminin etkisiyle dikey olarak aşağıya veya eğiminin olduğu tarafa doğru olur ve tek yönlü bir akıştır. Bu hareket ancak tarla kapasitesine ulaşıncaya kadar devam eder. Tarla kapasitesinden sonra doymuş akış durur.
2- Doymamış Akış :
Toprak genellikle doymuş halde bulunmaz. Ama bu durumda da toprak içerisinde bulunan su da bir akış yani hareket söz konusudur. Toprak bitki su ilişkileri genellikle doymamış toprak şartlarında oluşmaktadır.
Biz bu ayrımı yaparken sanki bu akışların birbirinden bağımsızmış gibi bir durumun ortaya çıktığını farkediyoruz. Oysa toprakta suyun hareketi girifttir. Yani aynı anda hem doymuş akış hem de doymamış akış meydana gelebilir. Bir toprak katmanında dikey aşağıya doğru doymuş akış gerçekleşirken suya ihtiyaç olan yan bölgelerde veya komşu katmanlarda kapillar hareket neticesinde doymamış akışlar meydana gelebilir ki genellikle öyle olur. Bu anlamda toprak yüzeyinden itibaren suyun hareketini inceleyelim.
3- İnfiltrasyon :
Yağmur ve sulama sularının toprak yüzeyinden, toprak içine girişi infiltrasyon" , suyun toprak içinde aşağılara doğru hareketine "perkolasyon" olarak adlandırılır.
Toprak yüzeyinde bulunan suyun toprağa girişi ve profil boyunca aşağılara doğru hareketi iki kuvvetin etkisinde olmaktadır. Bu kuvvetler yer çekimi ve kapillar kuvvetlerdir. Suyun yüzeyden derinlere doğru hareketi sırasında büyük gözenekler yerçekiminin etkisiyle küçük gözenekler ise kapillarite yoluyla dolarlar. Toprakta suyun hareketli danelerin küçüklüğü oranında yavaşlar. Bu nedenle ince tekstürlü toprakların su tutma kapasiteleri çok yüksek olduğu halde iletim kapasiteleri oldukça düşüktür. Çok fazla killi topraklarda su hareketi pratik olarak yok kabul edilir. Bu gibi topraklarda granülasyon, organik madde ilavesi veya diğer yollarla sağlanmadıkça drenaj yavaş ve etkisiz olur. Kaba bünyeli toprakların ise gözeneklerinin geniş olmasından dolayı geçirgenlikleri yüksektir.
Bu arada kapillar hareketi görelim ve infiltrasyona devam edelim.
Çapları çok küçük olan borulara kapillar boru denir. Sıvıların borular içerisinde yükselmesi veya alçalması ve bulunduğu seviyede dengede tutulmasına kapillarite denir.
Kapillarite sıvıların yüzey gerilimi ile sıvı-katı ayrım düzeyinde ortaya çıkar. Temas açısında çekim kuvveti (adhezyon) ortaya çıkar ve bu kuvvet sıvı molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden (kohezyon) daha fazla ise sıvı katı yüzey tarafından çekilir ve sıvı boruda yükselir.

TERLEYEN BORU (Sweating PIPE)




















TER-PIPE TERLEYEN BORU SULAMA SİSTEMLERİ

GRANSAN KİMYA SAN. TİC. A.Ş. OLARAK 40 YILA YAKIN TECRÜBEMİZLE PVC GRANÜL VE PVC PROFİL SEKTÖRÜNDEN FAALİYET GÖSTERMEKTEYİZ.
ARAŞTIRMALARA GÖRE ÜLKEMİZDE SUYUMUZUN %73'ÜNÜ TARIMDA KULLANIYORUZ, TARIMSAL SULAMADA YAPILACAK %10'LUK BİR TASARRUF BİLE BÜTÜN İLLERİMİZİN İÇME SUYU İHTİYACINI
KARŞILAYACAKTIR. KÜRESEL ISINMA SORUNUYLA MÜCADELE ETMENİN EN ETKİN YOLU SUYU TASARRUFLU KULLANMAKTIR.
BU SEBEPLE GRANSAN KİMYA SANAYİ OLARAK TÜRKİYE'DE İLK DEFA VE SADECE FİRMAMIZIN KENDİ ÜRETİMİ OLAN TERPIPE TERLEYEN BORU SULAMA SİSTEMİNİ SİZ DEĞERLİ
MÜŞTERİLERİMİZİN HİZMETİNE SUNMAKTAN GURUR DUYARIZ.


TER-PIPE SİSTEMİ ÖZELLİKLERİ
    HEM TOPRAK ÜSTÜ HEMDE TOPRAK ALTINDA RAHATLIKLA KULLANILABİLİR.
    MEVCUT SULAMA SİSTEMLERİ DAMLATICILI OLDUĞUNDAN KİREÇ VE HAVA ŞARTLARINDAN DOLAYI TIKANIR. TER PIPE TERLEYEN BORUDA DAMLATICI BULUNMAZ, TERLEYEREK SULAMA YAPAR. BU SEBEPLE TIKANMA SORUNU ORTADAN KALKMIŞTIR.
    TER PIPE SİSTEMİNDE TASARRUF %100 DÜR. KULLANILAN SUYUN TEK BİR DAMLASI BİLE ZİYAN OLMAZ, DİĞER SULAMA SİSTEMLERİNE GÖRE VERİMİ %30 ORANINDA ARTIRIR.
    DÜŞÜK BASIÇLA ÇALIŞTIĞI İÇİN (0.6-1 Bar) ENERJİ SARFİYATI AZDIR.
    TOPRAK ALTINDA KULLANILDIĞINDA YÜZÜEYSEL AYRIK OTLARIN OLUŞUMUNU ENGELLER.
    SULAMA İLE BİRLİKTE TOPRAĞIN HAVALANDIRILMASI, GÜBRELEME VE VİTAMİN BESLEMESİ İŞLEMLERİ AYNI HAT ÜZERİNDEN YAPILABİLİR, EKSTRA İŞLEM GEREKTİRMEZ.
    TOPRAK ALTINA DÖŞENDİĞİ TAKTİRDE GÜNEŞ IŞIĞI, DON V.B. DOĞA OLAYLARINDAN ETKİLENMEZ, BUHARLAŞMA OLMAZ, TASARRUF SAĞLAR.
    GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ YOKTUR, BAKIM GEREKTİRMEZ.



TER-PIPE SİSTEMİ KULLANIM ALANLARI
    OTOYOL KENAR VE ORTA REFÜJLERİ
    PARKLAR, BAHÇELER, YAYA BÖLGELERİ, PARK SAHALARI, YEŞİL ALAN BÖLGELERİ
    MÜSTAKİL BAHÇELER
    FUTBOL, GOLF V.B. SPOR SAHALARI
    HER TÜRLÜ ÇİM ALANLAR
    HER TÜRLÜ TARIMSAL FAALİYET ALANLARI
    BALIK ÇİFTLİKLERİNİN HAVALANDIRMA İŞLEMİNDE SERALAR

TER-PIPE SİSTEMİ UYGULAMA BİLGİLERİ
    GEREKLİ BASINÇ: 0.1 - 1 BAR İDEAL BASINÇ: 0.6 BAR MAX. BASINÇ: 1 BAR.
Kayıpsız Hortum Uzunlukarı: 13MM. - 100 MT.
                                            16MM. - 150 MT.


Kaynak:http://www.terpipe.com
teşekkürler...

BİTKİ SU İLİŞKİLERİ

Bitkilerin gereksinim duydukları suyu büyük oranda kökleri, kısmen ise toprak üstü organları aracılığıyla aldıklarına daha önce değinilmişti, Bitkiler tarafından suyun ve su ile birlikte besin maddelerinin alınmasında Diffüzyon, Osmoz ve Turgor gibi üç temel olay rol oynamaktadır.

Potansiyel yönden yüksek enerjili bir ortamdan, düşük enerjili ortama doğru olan geçişe Diffüzyon denir. Diffüzyon sırasında yüksek basınçtan, alçak basınca doğru madde parçacıklarının gelişi güzel hareketleri sonucu net bir geçiş meydana gelir. Buradan anlaşılacağı üzere, diffüzyonu oluşturan asal olay, madde parçacıklarının kinetik hareketleridir. Diffüzyonun artmasında sıcaklığın büyük roîü vardır. .Çünkü, ortamda sıcaklık artıkça moleküllerin kinetik enerjisi artmak*tadır. Akış hızına moleküllerin yoğunluğu ve ağırlığı da etkilidir. Bu bakımdan gaz ve sıvı maddelerde diffüzyon, moleküller arasındaki bağın zayıf olması nedeniyle daha kolaylıkla meydana gelir. Buna karşın kati maddelerde diffüzyon yok dene*cek kadar azdır.

Diffüzyon basıncı, iki ortam arasındaki basınç farkıdır. Gazların diffüzyon basıncı yüksek olduğundan, genellikle hava basıncını ölçmeye yarayan baromet-relerdeki çalışma ilkeleri dikkate alınarak, hareket edilir ve diffüzyon ölçüm alet*leri yapılır. İçi cıva dolu bir kılcal boru, açık ucu ava dolu bir kaba batmlsa, boru*daki cıva ancak belli bîr düzeye kadar düşer, borudaki civanın tamamı boşalmaz. Borudaki civanın tamamen boşalmamasina, dış hava ağırlığının, kaptaki cıva yüzeyine yaptığı basınç etkilidir. Deniz seviyesinde cam borudaki civanın yüksek*liği 760 rnm'dir. Bu 1 atmosfer olarak ifade edilir ve bu birim diffüzyon basıncı*nın ölçülmesinde de kullanılır.

Enerji ilişkileri yönünden diffüzyon, sistemin her yanında bağımsız enerji dengesi kuruluncaya kadar, yüksek bağımsız enerjiye sahip noktalardan, düşük bağımsız enerjiye sahip noktalara geçerek olur. Bu durumun, bitki yaşamı
bakımından önemi büyüktür. Çünkü bitki çevresinde bulunan suyun ve suda eri*miş durumda bulunan besin maddelerinin bitki tarafından alınması, hücreden hücreye geçmesi, çoğu kez yukarıdaki kurallara bağlı olarak dîffüzyon yoluyla gerçekleşir. Su ve besin maddeleri (anyon veya katyon olarak) daha çok toprak altı organı olan kökler ve kısmen de olsa toprak üstü organları aracılığıyla alınır. Atmosferdeki su buharı, karbondioksit ve oksijenin bitki tarafından alınması ve verilmesinde, yapraklardaki gözenekler, topraktaki su ve içinde çözünmüş bulunan tuzların alınmasında ise kılcal kökler, dîffüzyon yoluyla bu olayı gerçekleştirir.

TOPRAK ,BİTKİ, SU İLİŞKİLERİ

Bitkiler topraktan yeteri kadar su alamadıklarında, toprak üstü aksamında yeni gelişmeleri durdurmakta ve gövdede su ile karbonhidratların kullanılmalarını en az düzeye indirerek kökün gelişmesine yardımcı olmaktadırlar.
 
Toprakta su belirli bir düzeyin altına düştüğünde ise bitki faaliyetleri tamamen durmaktadır. Bunun yanında, iyi bir kök gelişimi için toprakta yeterli düzeyde havanın da bulunması gerekmektedir. Toprakta suyun fazla olduğu koşullarda, toprak zerreleri arasındaki boşluklar su ile dolduğundan hava miktarı azalmaktadır. Bu nedenle, bitki kök bölgesindeki su ve hava miktarının en iyi bitki gelişimini sağlayacak biçimde dengelenmesi, istenen düzeyde ürün elde edilmesi açısından oldukça önemlidir. Dolayısıyla, bitkisel üretimin arttırılması, toprak, bitki ve su arasındaki ilişkilerin bilinmesine bağlıdır.

SULAMA YÖNÜNDEN ÖNEMLİ BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ

Toprak fazları: Toprak, arz kabuğunun fiziksel, kimyasal ve biyolojik parçalanmasından oluşan, geçirgen bir ortamdır. Katı (toprak taneleri) , sıvı (su) ve gaz (hava) fazlarından oluşmaktadır. Bu fazlar gösterilmiştir. Su ve hava, toprak taneleri arasındaki boşluklarda bulunmaktadır. Toprağın katı fazı ile boşluk hacmi arasındaki oran, toprak özelliklerine göre değişmektedir.
Toprak bünyesi: Toprağı oluşturan tanelerin büyüklük dağılımına toprak bünyesi denir. Toprak taneleri büyüklüğü, 0.00001 mm den başlayarak 2 mm ye kadar değişmektedir. Büyüklüğü 2 mm yi aşan tanelere çakıl adı verilir ve bunlar toprak tanesi olarak sınıflandırılmazlar. Büyüklüğü 0.002 mm den az toprak tanelerine kil, 0.002-0.05 mm arasındakilere şilt (mil) ve 0.05-2 mm arasındakilere ise kum adı verilmektedir.
Yapılan analizler sonucunda, toprak örneğindeki kum, şilt ve kil miktarları, toprak ağırlığının yüzdesi cinsinden ifade edilmekte ve bünye üçgeninde değerlendirilerek toprak bünye sınıfı belirlenmektedir. Toprağın katı fazını oluşturan kum, şilt ve kilin % değerlerine bağlı olarak 12 toprak bünye sınıfı vardır. Kumlu topraklara hafif (kaba) bünyeli, killi topraklara ağır (ince) bünyeli ve siltli topraklara ise orta bünyeli toprak adı verilmektedir.
Hafif bünyeli toprakların hava ve su geçirgenlikleri yüksektir. Bu topraklar bitki köklerinin yayılması için uygun bir ortam oluştururlar. Ağır bünyeli toprakların hava ve su geçirgenlikleri oldukça düşüktür ve bu tip topraklarda bitki köklerinin yayılması oldukça güçtür. Organik madde miktarı, verimlilik potansiyeli ve su tutma kapasitesi değerleri, ağır bünyeli topraklarda yüksek, hafif bünyeli topraklarda ise düşüktür. Ayrıca, toprak işleme ağır bünyeli topraklarda güç, hafif bünyeli topraklarda daha kolaydır. Orta bünyeli topraklarda değinilen özellikler, ağır ve hafif bünyeli topraklardaki özellikler arasında kalmaktadır.
Toprak yapısı: Toprak tanelerinin dizilişi ve gruplar halinde kümeleşme biçimine toprak yapısı denilmektedir. Bunun yanında, doğal toprak kümelerine ped adı verilmektedir. Eğer toprak taneleri tümüyle ayrı ise (ped yoksa), taneli yada teksel yapı, eğer kümeleşme söz konusu ise (ped varsa), agregat şeklindeki (levhalı, prizma benzeri, blok benzeri, granüle, furda) yapı adını almaktadır. Agregat şeklindeki yapı özellikle ağır bünyeli topraklarda su ve hava geçirgenliğini arttırdığından istenen bir özelliktir.

SULAMA SUYU UYGULANACAK TOPRAK DERİNLİĞİ

Sulama uygulamalarında, sulama suyu uygulanacak toprak derinliği olarak etkili bitki kök derinliği yada etkili toprak derinliği dikkate alınmaktadır. Etkili bitki kök derinliği, bitkilerin normal gelişmeleri için gerekli olan suyun % 80 inin alındığı kök derinliği biçiminde tanımlanmaktadır. Etkili toprak derinliği ise, geçirimsiz tabaka yada taban suyuna kadar olan toprak derinliğidir. Sulama suyu uygulanacak toprak derinliği olarak genellikle etkili bitki kök derinliği alınmaktadır. Bunun yanında, taban suyu yada geçirimsiz tabakanın yakında olduğu yüzlek topraklarda etkili toprak derinliği, bitkinin normal gelişmesinde sağlayacağı etkili kök derinliğinden daha az olabilir. Bu koşulda, sulama suyu uygulanacak toprak derinliği olarak etkili toprak derinliği dikkate alınmaktadır.
Genel olarak, derin topraklarda yetiştirilen bitkiler ihtiyaç duydukları suyun önemli bir bölümünü kök bölgesinin üst kısımlarından alırlar. Bu nedenle, sulama uygulamalarında, tüm kök bölgesi yerine etkili kök derinliğindeki toprağın ıslatılması yeterli olmaktadır.
Bitki kök derinliği en yüksek değerine genellikle olgunlaşma döneminde ulaşmaktadır. Gelişmenin ilk dönemlerinde kök derinliğine bağlı olarak ıslatılacak toprak derinliği de azdır. Ancak, sulama sistemlerinde kapasite hesapları, en çok sulama suyuna ihtiyaç duyulan periyot için yapıldığından, hesaplarda olgunlaşma dönemindeki etkili bitki kök derinliği göz önüne alınmaktadır. Bazı kültür bitkileri için sulama uygulamalarında dikkate alınabilecek etkili kök derinliği değerleri Çizelge 3.1 de verilmiştir.
Çizelge 3.1 Bazı Bahçe Bitkilerinin Olgunlaşma Dönemine ilişkin Etkili Kök Derinlikleri
Bitki cinsi Etkili kök derinliği (cm) Bitki cinsi Etkili kök derinliği (cm)
Aspir 90 Keten 90
Ayçiçeği' " 90 Lahana 45
Bağ 120 Marul 45
Bezelye 90 Meyve ağaçları 120
Biber 60 Mısır 90
Çayır 90 Muz 60
Çilek 60 Pamuk 90
Domates 90 Patates 60
Enginar 90 Patlıcan 60
Fasulye 60 Soğan (taze) 45
Havuç 60 Sorgum 90
Hıyar 60 Soya 90
Hububat 90 Şeker pancarı 90
Ispanak 60 Turunçgiller 120
Kabak 60 Tütün 90
Karpuz 90 Yer fıstığı 60
Kavun 90 Yonca 90


SULAMA. YÖNÜNDEN ÖNEMLİ TOPRAK NEM SABİTELERİ

Sulama uygulamalarında, toprakta belirli tansiyonlarda tutulan nem miktarlarının bilinmesi gerekmektedir. Başvuru niteliğindeki bu toprak nemi miktarlarına, toprak nemi sabiteleri adı verilmektedir. Sulama yönünden önemli toprak nemi sabiteleri; doyma noktası, tarla kapasitesi, solma noktası ve fırın kurudur.
Doyma noktası: Teorik olarak, toprak gözeneklerinin tamamen su ile dolu olduğu koşulda toprakta bulunan nem miktarına doyma noktası denir. Doyma noktasında toprak rutubet gerilimi O atm dir. Ancak, sulama uygulamalarında gözeneklerdeki havanın tamamen dışarı çıkması söz konusu değildir ve ender durumlarda gözenek hacminin % 85 - 90 ı su ile doldurulabilmektedir.
Şekil 3.5 Toprak nemi sabiteleri
Tarla kapasitesi: Serbest drenaj koşullarında, toprak tanelerinin yerçekimine karşı tuttuğu nem miktarına tarla kapasitesi denilmektedir. Tarla kapasitesi; toprağın bünyesine, yapısına, toprak tanelerinin şekline ve gözeneklerin durumuna göre j önemli düzeyde farklılık göstermektedir. Ağır bünyeli topraklarda! yüksek, hafif bünyeli topraklarda ise düşük değerlerdedir. Tarla] kapasitesinde toprak rutubet tansiyonu 1/10 -2/3 atm arasında değişmektedir. Bu değer, hafif bünyeli topraklarda 1/10, ağır l bünyeli topraklarda 2/3 atm e yakındır. Uygulamada, tarla kapasitesindeki toprak rutubet tansiyonunun ortalama 1/3 atmosfer] olduğu yaklaşımı yapılmaktadır. Başka bir deyişle tarla kapasitesi, toprak rutubet tansiyonu 1/3 atm olduğunda toprakta tutulan nem] miktarı biçiminde de tanımlanmaktadır.
Solma noktası: Bitkilerin kökleri aracılığıyla topraktan] su alamadıkları ve solmaya başladıkları, toprağa su verilse bile eski durumuna dönemedikleri koşulda toprakta bulunan nem miktarına solma noktası denilmektedir. Solma noktası ağır bünyeli topraklarda yüksek, hafif bünyeli topraklarda düşük değerlerdedir. Solma noktasındaki toprak rutubet tansiyonu 7-40 atm arasında değişebilmektedir. Bu değer, hafif bünyeli topraklarda 7 atm, ağır bünyeli topraklarda 40 atm kadar olabilmektedir. Pratik amaçlarla, solma noktasındaki nemin toprak taneleri tarafından 15 atm de tutulduğu yaklaşımı yapılmaktadır. Gerçekte, solma noktasında toprak rutubet tansiyonunun 10 yada 20 atm alınmasının p"k fazla önemi yoktur. Çünkü, Şekil 2.4 ten de izleneceği gibi toprak rutubet tansiyonunun yüksek olduğu koşullarda toprak nemi önemli

derecede değişmemektedir. Bu nedenle solma noktası, toprak taneleri tarafından 15 atm de tutulan nem miktarı biçiminde de tanımlanmaktadır.
Fırın kuru: Toprak örneğinin fırında 105 °C ta kurutulduktan sonra toprakta bulununan nem miktarına fırın kuru denilmektedir. Fırın kurudaki toprak rutubet tansiyonu 10 000 atm civarındadır. Sulama açısından fırın kurudaki nem miktarı ihmal edilebilir düzeydedir ve fırın kurudaki toprak ağırlığı, toprak tanelerinin ağırlığı olarak alınmaktadır.

TOPRAĞIN KULLANILABÎLİR SU TUTMA KAPASİTESİ

Serbest drenaj koşullarında, tarla kapasitesinin üzerindeki nem yerçekiminin etkisi ile kök bölgesinin altına sızmakta ve bitkiler bu nemden yararlanamamaktadır. Bitkiler, solma noktasının altındaki nemi de teorik olarak kökleri aracılığıyla alamamaktadır. Bu nedenle uygulamada, bitkilerin ancak tarla kapasitesi ile solma noktası arasındaki nemden yararlandığı yaklaşımı yapılmaktadır. Solma noktasının üzerinde tarla kapasitesine kadar her düzeydeki nem miktarı ile solma noktası farkına kullanılabilir su, tarla kapasitesi ile solma noktası farkına ise kullanılabilir su tutma kapasitesi adı verilmektedir.

TOPRAK ÖRNEKLERİNİN ALINMASI

Sulama yapılan tarımsal işletmelerde, tarla parsellerinden bozulmuş ve bozulmamış toprak örnekleri alınarak laboratuarda toprak bünyesi, toprak tuzluluğu, tarla kapasitesi, solma noktası ve toprağın hacim ağırlığı değerleri saptanmaktadır. Bu amaçla, her 20 da alan için bir adet olmak üzere, tarla parselini temsil edebilecek yerde tarla bitkileri ve sebzeler için 120 cm ye, meyve bahçeleri için 150 cm ye kadar toprak profili açılır. Profil her 30 cm de basamak biçimindedir . Her 30 cm lik katmanın ortasına en az 3 adet iç hacmi 100 cm olan özel çakma silindirleri çakılarak bozulmamış toprak örnekleri ve yine her katmandan bir kürekle 1.5 - 2 kg kadar bozulmuş toprak örnekleri alınır. Laboratuara getirilen bozulmamış toprak örneklerinden tarla kapasitesi ve hacim ağırlığı, bozulmuş toprak örneklerinden ise toprak bünyesi, toprak tuzluluğu ve solma noktası saptanır.
Ayrıca, açılan profillerden toprak derinliğinin bir geçirimsiz tabaka (bariyer) yada taban suyu tarafından sınırlanıp sınırlanmadığı kontrol edilir.

TOPRAK NEMÎNÎN ÖLÇÜLMESİ

Sulama uygulamalarında, bitki kök bölgesindeki nemin doğru, bir şekilde ölçülmesi ve topraktaki nem değişiminin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Toprak neminin ölçülmesinde değişik yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda açıklanmıştır.
G0ravimetrik yöntem: Bir toprak burgusu ile istenen toprak derinliğine kadar her 30 cm lik katmanın yaklaşık ortasından 100 - 150 g civarında bozulmuş toprak örnekleri alınır. Bu toprak örnekleri, nemin buharlaşması engellenecek biçimde, daha önce darası alınmış kaplara konur ve en kısa zamanda laboratuara getirilir. Toprak örneklerinin yaş ağırlıkları elde edildikten sonra kurutma fırınında 105 °C ta 24 saat bekletilir ve tekrar tartılarak kuru ağırlıkları saptanır.
Toprak neminin tansiyometrelerle ölçülmesi:
Tansiyometreler içi arı su dolu gövde, seramik uç ve vakum göstergesinden oluşan ve toprak rutubet gerilimini ölçen araçlardır . Bir tansiyometrenin araziye yerleştirilmesi için toprak neminin ölçüleceği derinliğe kadar çukur açılır. Seramik uç bu derinlikte olacak biçimde gövde çukura konur. Seramik uçla toprak arasında iyi bir temasın sağlanması için gövde etrafı toprakla doldurulur ve sıkıştırılır. Toprakta bulunan nem miktarına göre, seramik uçtan toprağa doğru yada topraktan seramik uç aracılığıyla tansiyometre gövdesine doğru su akışı olur ve bir hidrolik denge kurulur. Bu koşulda göstergeden bir değer okunur. Okunan bu değer daha önce hazırlanmış kalibrasyon eğrisinde işaretlenerek topraktaki nem miktarı kuru ağırlık yüzdesi cinsinden elde edilir.
Kalibrasyon eğrisini oluşturmak için, arazide tansiyometrenin yerleştirildiği derinliğin daha fazlası ıslatılacak biçimde toprağa su verilir ve l - 2 gün beklenir. Bundan sonra seramik uca yakın noktalardan (yatay doğrultuda en çok 100 cm etrafından) toprak burgusu ile toprak örnekleri alınır. Bu sırada gösterge değeri okunarak kaydedilir. Toprak örneklerindeki nem miktarı gravimetrik yöntemle saptanır. Bu işleme periyodik olarak, tansiyometre göstergesinde 8 - 10 kadar gittikçe artan farklı değerler okununcaya kadar devam edilir. Tansiyometre okumalarına karşılık, gelen nem miktarları bir dik koordinat sisteminde işaretlenerek kalibrasyon eğrisi elde edilir. Örnek olmak üzere bir tansiyometre kalibrasyon eğrisi Şekil 3.8 de verilmiştir.
Tansiyometreler ancak, toprak rutubet geri]iminin 0.85 atm değerine kadar sağlıklı sonuç vermektedir. Bundan daha düşük toprak nemi düzeylerinde, genellikle seramik uçtan tansiyometre gövdesine hava girmekte ve dolayısıyla sağlıklı ölçme yapılamamaktadır. Bu nedenle, tansiyometreler daha çok toprak neminin devamlı olarak tarla kapasitesi civarında tutulduğu damla
sulama yöntemi gibi sulama yöntemlerinin uygulandığı tarla parsellerinde, sulama zamanlarının saptanması amacıyla kullanılmaktadır.
Nötron yöntemi: Yöntemin esası, hızlı nötron saçan bir kaynaktan (nötron probe) çıkan nötronların, toprak suyu tarafından yavaşlatılması ve yavaşlatılmış nötron sayısının özel sayaçlarla ölçülmesidir. Bu amaçla, toprak nemi ölçülecek yerlere altı açık ve içi boş metal borular yerleştirilir. Genellikle amerikyum -berilyum karışımı olan radyoaktif madde nemin ölçüleceği derinliğe kadar sarkıtılır. Yavaşlayan nötron sayısı özel sayaçla ölçülür. Tansiyometrelerde açıklandığı gibi, daha önceden hazırlanmış kalibrasyon eğrisinde yavaşlatılmış nötron sayısına karşılık gelen toprak nemi miktarı doğrudan elde edilir (Şekil 3.9). Nötron yöntemi ile oldukça sağlıklı toprak nemi ölçmeleri yapılabilmektedir. Ancak, araç pahalıdır ve kullanılması uzmanlık istemektedir. Bu nedenle, genellikle sulama araştırmalarında kullanılmaktadır.
Elle kontrol yoluyla tahmin; Toprak burgusu ile nemin ölçüleceği derinlikten alınan toprak örnekleri, avuç içinde sıkılarak avuçta bıraktığı ıslaklık ve top oluşturma durumuna, parmaklar arasında yuvarlatılarak şerit oluşturma durumuna ve ayrıca toprak örneğinin rengine bakılarak toprak nemi tahmin edilmeye çalışılır. Oldukça kaba sonuç veren ve tecrübeyi gerektiren bir yöntemdir. Toprak neminin elle kontrol yoluyla tahmininde Çizelge 3.2 den bir fikir elde edinilebilir. Çizelge, farklı toprak bünyelerinde mevcut nemi tarla kapasitesine getirmek için gerekli su miktarının tahmin edilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

TOPRAKTA SUYUN HAREKETİ

Doymuş ve doymamış toprak koşullarında suyun hareketi:
Toprak gözeneklerinin tamamen su ile dolu olduğu doymuş toprak koşullarında suyun hareketi, yerçekiminin etkisi ile, basıncın yüksek olduğu noktadan basıncın düşük olduğu noktaya doğrudur. Bu hareket biçimi, basınçlı borulardaki suyun hareketi gibidir. Sulama açısından, arazi koşullarında toprak gözeneklerinin tamamen su ile dolması pek mümkün değildir. Çünkü, gözeneklerde bir miktar hava sıkışmaktadır. Ancak, sulama sırasında toprağın üst katmanındaki su hareketinin doymuş koşullarda oluştuğu yaklaşımı yapılabilmektedir.
Gözenekleri bütünüyle su ile dolu olmayan doymamış toprak koşullarında ise suyun hareketi yerçekimi ve kapillar kuvvetlerin etkisi altındadır. Su, toprak rutubet gerilimi düşük olan noktadan, toprak rutubet gerilimi yüksek olan noktaya doğru hareket eder. Başka bir deyişle suyun hareketi, toprak neminin yüksek olduğu noktadan düşük olduğu noktaya doğrudur. Sulama sırasında, sulamadan sonra ve suyun bitkiler tarafından alınması
sırasındaki suyun topraktaki hareketi, doymamış koşullarda harekete birer örnektir.
Sulama sırasında suyun toprakta hareketi: Sulama sırasında su infiltrasyonla düşey doğrultuda toprağa girer ve yerçekimi ile kapillar kuvvetlerin etkisi altında aşağıya doğru hareket eder. Toprak profilinde, yüzeyden başlayarak sırasıyla çok ıslak, ıslak ve tarla kapasitesi civarında olmak üzere üç zon oluşur (Şekil 3.10). Bu zonlarin kalınlığı, sulama süresi arttıkça artar. Daha altta ise toprak, sulama öncesindeki nem koşullarını yansıtır. Sulama tamamlandıktan sonra, çok ıslak ve ıslak zonlarda tarla kapasitesinin üzerindeki nem miktarı, yerçekiminin etkisi ile tarla kapasitesinden düşük zona kadar aşağı doğru hareket eder ve bu zondaki toprak taneleri tarafından nem tarla kapasitesine gelinceye kadar tutulur. Böylelikle, istenen toprak derinliği kısa sürede tarla kapasitesine gelir. Bu süre, hafif bünyeli topraklarda birkaç saat, ağır bünyeli topraklarda ise bir - iki gün kadardır.
Sulamadan sonra suyun toprakta hareketi: Sulamadan sonra suyun toprakta hareket biçimleri Şekil 3.11 de verilmiştir. Şekilden izleneceği gibi, ilk 10 - 15 cm lik toprak katmanına buharlaşma bölgesi adı verilmektedir. Genellikle bitki köklerinin bulunmadığı bu bölgede sulamadan sonra tutulan nem, buharlaşma yoluyla kısa sürede atmosfere karışır. Dolayısıyla su hareketi yukarıya doğrudur.
Bitkilerin asıl kök bölgesi, genellikle 15 - 45 cm arasındaki toprak katmanıdır. Bu toprak katmanında suyun önemli bir bölümü bitki kökleri aracılığıyla alınır ve yapraklardan olan terleme yoluyla atmosfere verilir. Suyun belirli bir kısmı ise kapillarite ile üst katmana yükselir ve buharlaşma ile atmosfere karışır. Dolayısı ile asıl kök bölgesinde tutulan suyun hareketi köklere ve yukarıya doğrudur. Asıl kök bölgesinden üst toprak katmanına su hareketi genellikle azdır ve üst katmandan olan buharlaşma miktarına bağlıdır. Buna ise üst katmanda toprak yapısının bozulması, yarıkların oluşması ve sulama sonrasında toprağın işlenmesi gibi faktörler etkili olmaktadır.
Asıl kök bölgesinin altında, genellikle 45 - 90 cm derinliğindeki toprak katmanında ikinci derecedeki kök bölgesi yer alır. Bu toprak katmanında da suyun önemli bir bölümü kökler j aracılığıyla alınır ve terleme yoluyla atmosfere verilir. Suyun çok az bir bölümü ise yerçekimi ve kapillaritenin etkisi ile alt katmana sızabilir. Özetle, bu katmandaki su hareketi köklere ve aşağıya doğrudur.
ikinci derecedeki kök bölgesinin altındaki küçük j köklerin bulunduğu toprak katmanında su hareketi köklere doğrudur ve bu katmandaki kullanılabilir suyun tamamı kökler aracılığıyla alınır. Suyun bitki köklerine doğru hareketi: Uygun bir kök gelişme ortamında hergûn çok sayıda kılcal kök oluşmaktadır. Kılcal kökler suyla temas kurarak uçlarıyla suyu emerler. Suyun emilmesini, kök hücreleri arasındaki yüksek ozmotik basınç oBağlamaktadır. Bu basınç toprak rutubet geriliminden yüksek olduğu koşulda bitki kökleri aracılığıyla suyu alabilmektedir.
Tarla kapasitesi ile solma noktası arasında, kapillarite ile emici köklere doğru bir miktar su hareketi olmasına karşın, "genellikle kılcal köklerin su olan kesime doğru büyümelerini : sürdürerek suya ulaştıkları kabul edilmektedir.

TOPRAĞIN SU ALMA HIZI

Suyun yüzeyden toprak içerisine düşey doğrultuda .girmesine toprağın su alması (infiltrasyon), birim zamanda toprağa giren su miktarına ise su alma hızı (infiltrasyon hızı) adı verilmektedir. Diğer bir tanımla su alma hızı, birim zamanda birim alandan toprak içerisine giren suyun hacmidir ve hız boyutuna sahiptir. Genellikle cm/h yada mm/h cinsinden ifade edilmektedir.
Toprağın su alma hızına birçok faktör etkili olmaktadır. Bunların en önemlileri toprak bünyesi, toprağın yapısı, toprakta mevcut nem miktarı, toprağın işlenme ve sıkışma durumu, toprak yüzeyindeki su yüksekliği ve topraktaki tuzların cinsi ve miktarıdır. Örneğin su alma hızı, hafif bünyeli topraklarda yüksek ağır bünyeli topraklarda düşük, agregat şeklindeki yapıya sahip topraklarda yüksek taneli yapıya sahip topraklarda düşük, kuru topraklarda yüksek nemli topraklarda düşük, işlenmiş topraklarda yüksek işlenmemiş ve sıkışmış topraklarda düşük, toprak yüzeyindeki su yüksekliği fazla olduğunda yüksek az olduğunda düşük ve kireçli topraklarda yüksek, sodyumlu topraklarda düşüktür.
Toprağın su alma hızı, sulama yöntemlerinin seçimi yanında, yüzey sulama yöntemlerinde akış uzunlukları ve debiye, yağmurlama sulama yönteminde başlık debisi ve tertip aralıklarına, damla sulama yönteminde damlatıcı debisi ve yerleşim aralıklarına, ayrıca tüm sulama yöntemlerinde sulama süresine etkili olan önemli bir parametredir.
Toprak bünyesine göre değişen su alma hızı değerleri toprak bünyelerinde önemli düzeyde farklılıklar gösterebilmektedir. Su alma hızına etkili olan diğer faktörler de dikkate alınırsa,
Çizelge 3.3 Toprak Bünyesine göre Bazı Su Alma Hızı Değerleri
Toprak bünyesi
Su alma
hızı, ram/h
Kumlu
25.0
- 250.0
Kumlu-tinli
13.0
- 76.0
Tini ı
8.0
- 20.0
Killi-Cinli
2.5
- 15.0
Siltli-killi
0.3
5.0
Killi
0.1
1.0
sulama uygulamalarında toprağın su alma hızının mutlaka ölçülmesi gerekmektedir.
Toprağın su alma hızının ölçülmesinde ve su alma özelliklerinin belirlenmesinde birçok yöntem kullanılmaktadır. Burada, karık sulama yöntemi dışında tüm sulama yöntemleri için geçerli olan çift silindir infiltrometre ölçmeleri ve karık sulama yöntemi için geçerli olan karıklara giren - çıkan suyun ölçülmesi üzerinde durulacaktır.

Çift Silindir înfiltrometre Ölçmeleri

Çift silindir infiltrometre iç içe geçmiş iki metal silindirden oluşmaktadır. Silindirler genellikle 2 mm kalınlığında sacdan yapılırlar. Şekil 3.12 den izleneceği gibi, dış silindirin çapı 40 cm, iç silindirin çapı 20 - 25 cm ve her iki silindirin yüksekliği 40 cm dir. Toprağa kolayca girebilmeleri için silindirlerin alt uçları keskinleştirilir.
Infiltrasyon ölçmelerinin birbirine yakın olacak ve en çok 2 da alan içerisinde kalacak biçimde 3-5 yerde yapılması ve elde edilen değerlerin ortalamalarının kullanılması gerekmektedir. Bunun yanında ölçme işlemlerinin mutlaka işlenmemiş arazide ve sulama başlangıcı için öngörülen toprak nemi koşullarında yapılması çok önemlidir. Aksi durumda elde edilen değerler yanıltıcı olur.
Ölçme işleminden önce, araziyi temsil eden, karınca ve köstebek yuvaları ile bitki köklerinin oluşturabileceği kanalcıkların, silindire zarar verebilecek çakıl ve kayaların bulunmadığı düz bir yer seçilir. Silindirler yatay olacak biçimde seçilen yere konur ve üzerine çakma plakası yerleştirilir. Çakma plakası, üzerinde çakma sırasında kaymayı engelleyecek biçimde silindir çaplarına uygun tamponlar bulunan ve genellikle 3 mm sacdan yapılan düz bir plakadır. Çakma plakasının üzerinden, geniş tabanlı çelik bloktan oluşan yaklaşık 15 kg ağırlığındaki bir çakma ağırlığı ile yavaş yavaş vurularak ve yataylık sürekli denetlenerek silindirler 15 - 20 cm kadar çakılır.
Her iki silindire, iç ve dış silindirdeki su seviyeleri eşit olacak biçimde, bir sulamada uygulanacak su derinliği kadar (10 - 15 cm) su doldurulur. Suyun doldurulması sırasında erozyonu önlemek için iç silindirin tabanına bir çuval parçasının serilmesi ve su-doldurulduktan sonra kaldırılmasında yarar vardır.
Su düzeyi ölçmeleri iç silindirden, bir ölçme aracından yararlanarak yapılır. Ölçme aracı, mm değerine kadar bölümlendirilmiş bir cetvel üzerinde bulunan ucu sivri, çengelli ve ölçü göstergeli metal çubuktan ibarettir. Dış silindire doldurulan suyun işlevi, iç silindirdeki suyun yanlara doğru hareketini önlemek ve ıslatma alanını genişletmektir.
îç silindire su doldurulduğu an ölçme aracı ile ilk su düzeyi okuması yapılır. Bundan sonra, 10 dakika ara ile üç, 15 ve 30 dakika ara ile ikişer, 60 dakika ara ile bir ve 120 dakika ara ile yeteri kadar su düzeyi ölçmeleri yapılır ve ölçme zamanları ile su düzeyi değerleri bir çizelgeye kaydedilir. Ölçmelere, birim zamanda toprak içerisine giren su miktarı yaklaşık eşit oluncaya kadar devam edilir. Ölçmeler sırasında, toprak yüzeyindeki su yüksekliği 5 cm civarına düştüğünde silindirlere tekrar su ilave edilir.
Elde edilen ölçme sonuçlarından yararlanarak eklemeli zaman, su alma hızı, ortalama su alma hızı ve eklemeli su alma değerleri hesaplanır. Eklemeli zaman değerlerine karşılık gelen su alma hızı, ortalama su alma hızı ve eklemeli su alma değerleri bir militnetrik kağıda işaretlenirse eğri biçiminde ilişkiler elde edilir.

TOPRAK BİTKİ SU İLİŞKİSİ (DRENAJ)

Tarimsal üretimin artan nüfusun gereksinimlerini karsilayacak düzeyde arttirilmasi, tarim teknolojisinin gelistirilmesi ve yayginlastirilmasi önlemlerini gerektirmektedir.
Tarim arazilerinde birim alanda elde edilen üretimin düsüklügünde; ilkel teknoloji ve yetersiz girdi kullanimiyla birlikte yanlis toprak kullanimi sonucu ortaya çikan erozyon ile drenaj yetersizligi nedeniyle olusan çoraklasmada etkili olmaktadir.
Kisa bir tanim yapacak olursak; topraktaki fazla suyun uzaklastirilarak bitkilerin gelismesi için uygun toprak ortaminin yaratilmasi islemine drenaj denir. Havadar bir kök bölgesi ve tarimsal ugraslar için kuru bir üst toprak, kaynagi ne olursa olsun fazla suyun ortamdan uzaklastirilmasi ile saglanabilir.
Sulama sistemlerinin kurulmasi sonucu elde edilen yüksek verim artisi, ancak drenaj sistemlerinin iyi çalismasi durumunda uzun süre devam edebilmektedir.
Sulama-drenaj iliskileri çözümlenemeyen alanlarda karsilasilan yüksek taban suyu, tuzluluk ve çoraklasma ilerleyen yillar içinde verimi olumsuz etkilemektedir. Drenaj sorununu ortaya çikaran en büyük etmen taban suyudur. Taban suyu geçirimsiz tabaka ile toprak yüzeyi arasinda çesitli derinliliklerde bulunan, yagislar, yüzey akisi, denizler, göller ve göletlerden derine sizan, toprak altindaki basinçli artezyenik sulardan beslenerek ortaya çikan sudur. Bu su toprak altinda bitki kök bölgesine veya daha yukarisina çiktigi zaman drenaj problemi ortaya çikar.
Taban suyunun zararlarina bakacak olursak; topragin havasiz kalmasina bagli olarak bitki köklerinin çürümesi, rutubet fazlaliginda bitki hastaliklarinin artmasi, mahsül veriminin düsmesi, toprak yapisinin bozulmasi, arazinin süratle çoraklasmasi, arazi islenmesinin güçlesmesi gibi olumsuz etkilerini siralayabiliriz.
Sulu tarim alanlarinda drenajin belirtilerine de bakacak olursak;
- Arazi yüzeyinde tuz lekelerinin gözükmesi
- Çukur yerlerde biriken sularda sivrisinek üremesi
- Arazi yüzeyinde çukur bölgelerde su birikmesi
- Bitkilerde yaprak yanmasi ve kök çürüklügünün görülmesi
- Arazi yüzeyinde suyu seven bitkilerin artmasi
- Arazinin islak olmasi nedeniyle toprak isleme, ekim ve hasat islemlerinin gecikmesi
- Verimde düsüsün olmasi, köklerin derine inememesi
- Arazi üzerinde makinalarin çalismasi sonucu topragi sikistirarak topragin geçirgenligini azaltmasi seklinde siralayabiliriz. (*)
Degerli çiftçilerimiz; birim alandan daha nitelikli ve nicelikli üretim yeni ve ileri üretim teknolojilerinden yararlanilarak saglanabilir.
Bu anlamda drenajin toprak-su-hava oranini düzelterek topraktaki bakterilerin ve mikroorganizmalarin faaliyetini arttirmasi, diger arazilere göre toprak isisinin yaklasik 5.5 derece daha sicak olmasi , toprak yapisinin düzelmesiyle bitkilerin daha kolay gelisme olanagini bulmasi, birim alandaki verimin artmasi, arazide isleme kolayligi, tuz birikiminin önlenmesi gibi yararlarida saglayan üzerinde dikkatle durulmasi gereken çok önemli bir konudur.




Kaynak:(*) Türk- Alman Sulama Egitim Merkezi- Söke (ders notlari)

TOPRAK ,BİTKİ, SU İLİŞKİLERİ NELERDİR

  TOPRAK - BİTKİ - SU İLİŞKİLERİ

1. SULAMA YÖNÜNDEN ÖNEMLİ BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ
2. SULAMA SUYU UYGULANACAK TOPRAK DERİNLİĞİ
4. SULAMA. YÖNÜNDEN ÖNEMLİ TOPRAK NEM SABİTELERİ
5. TOPRAĞIN KULLANILABÎLİR SU TUTMA KAPASİTESİ
6. TOPRAK ÖRNEKLERİNİN ALINMASI
7. TOPRAK NEMÎNÎN ÖLÇÜLMESİ
8. TOPRAKTA SUYUN HAREKETİ
9. TOPRAĞIN SU ALMA HIZI 
    Çift Silindir înfiltrometre Ölçmeleri Bitkiler topraktan yeteri kadar su alamadıklarında, toprak üstü aksamında yeni gelişmeleri durdurmakta ve gövdede su ile karbonhidratların kullanılmalarını en az düzeye indirerek kökün gelişmesine yardımcı olmaktadırlar. Toprakta su belirli bir düzeyin altına düştüğünde ise bitki faaliyetleri tamamen durmaktadır. Bunun yanında, iyi bir kök gelişimi için toprakta yeterli düzeyde havanın da bulunması gerekmektedir. Toprakta suyun fazla olduğu koşullarda, toprak zerreleri arasındaki boşluklar su ile dolduğundan hava miktarı azalmaktadır. Bu nedenle, bitki kök bölgesindeki su ve hava miktarının en iyi bitki gelişimini sağlayacak biçimde dengelenmesi, istenen düzeyde ürün elde edilmesi açısından oldukça önemlidir. Dolayısıyla, bitkisel üretimin arttırılması, toprak, bitki ve su arasındaki ilişkilerin bilinmesine bağlıdır


1 SULAMA YÖNÜNDEN ÖNEMLİ BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ

Toprak fazları: Toprak, arz kabuğunun fiziksel, kimyasal ve biyolojik parçalanmasından oluşan, geçirgen bir ortamdır. Katı (toprak taneleri) , sıvı (su) ve gaz (hava) fazlarından oluşmaktadır. Bu fazlar gösterilmiştir. Su ve hava, toprak taneleri arasındaki boşluklarda bulunmaktadır. Toprağın katı fazı ile boşluk hacmi arasındaki oran, toprak özelliklerine göre değişmektedir.
Toprak bünyesi: Toprağı oluşturan tanelerin büyüklük dağılımına toprak bünyesi denir. Toprak taneleri büyüklüğü, 0.00001 mm den başlayarak 2 mm ye kadar değişmektedir. Büyüklüğü 2 mm yi aşan tanelere çakıl adı verilir ve bunlar toprak tanesi olarak sınıflandırılmazlar. Büyüklüğü 0.002 mm den az toprak tanelerine kil, 0.002-0.05 mm arasındakilere şilt (mil) ve 0.05-2 mm arasındakilere ise kum adı verilmektedir.
Yapılan analizler sonucunda, toprak örneğindeki kum, şilt ve kil miktarları, toprak ağırlığının yüzdesi cinsinden ifade edilmekte ve bünye üçgeninde değerlendirilerek toprak bünye sınıfı belirlenmektedir. Toprağın katı fazını oluşturan kum, şilt ve kilin

Topraktaki katı, sıvı ve gaz fazları
% değerlerine bağlı olarak 12 toprak bünye sınıfı vardır. Kumlu topraklara hafif (kaba) bünyeli, killi topraklara ağır (ince) bünyeli ve siltli topraklara ise orta bünyeli toprak adı verilmektedir.
Hafif bünyeli toprakların hava ve su geçirgenlikleri yüksektir. Bu topraklar bitki köklerinin yayılması için uygun bir ortam oluştururlar. Ağır bünyeli toprakların hava ve su geçirgenlikleri oldukça düşüktür ve bu tip topraklarda bitki köklerinin yayılması oldukça güçtür. Organik madde miktarı, verimlilik potansiyeli ve su tutma kapasitesi değerleri, ağır bünyeli topraklarda yüksek, hafif bünyeli topraklarda ise düşüktür. Ayrıca, toprak işleme ağır bünyeli topraklarda güç, hafif bünyeli topraklarda daha kolaydır. Orta bünyeli topraklarda değinilen özellikler, ağır ve hafif bünyeli topraklardaki özellikler arasında kalmaktadır.
Toprak yapısı: Toprak tanelerinin dizilişi ve gruplar halinde kümeleşme biçimine toprak yapısı denilmektedir. Bunun yanında, doğal toprak kümelerine ped adı verilmektedir. Eğer toprak taneleri tümüyle ayrı ise (ped yoksa), taneli yada teksel yapı, eğer kümeleşme söz konusu ise (ped varsa), agregat şeklindeki (levhalı, prizma benzeri, blok benzeri, granüle, furda) yapı adını almaktadır. Agregat şeklindeki yapı özellikle ağır bünyeli topraklarda su ve hava geçirgenliğini arttırdığından istenen bir özelliktir.

 SULAMA SUYU UYGULANACAK TOPRAK DERİNLİĞİ

Sulama uygulamalarında, sulama suyu uygulanacak toprak derinliği olarak etkili bitki kök derinliği yada etkili toprak derinliği dikkate alınmaktadır. Etkili bitki kök derinliği, bitkilerin normal gelişmeleri için gerekli olan suyun % 80 inin alındığı kök derinliği biçiminde tanımlanmaktadır. Etkili toprak derinliği ise, geçirimsiz tabaka yada taban suyuna kadar olan toprak derinliğidir. Sulama suyu uygulanacak toprak derinliği olarak genellikle etkili bitki kök derinliği alınmaktadır. Bunun yanında, taban suyu yada geçirimsiz tabakanın yakında olduğu yüzlek topraklarda etkili toprak derinliği, bitkinin normal gelişmesinde sağlayacağı etkili kök derinliğinden daha az olabilir. Bu koşulda, sulama suyu uygulanacak toprak derinliği olarak etkili toprak derinliği dikkate alınmaktadır.
Genel olarak, derin topraklarda yetiştirilen bitkiler ihtiyaç duydukları suyun önemli bir bölümünü kök bölgesinin üst kısımlarından alırlar. Bu nedenle, sulama uygulamalarında, tüm kök bölgesi yerine etkili kök derinliğindeki toprağın ıslatılması yeterli olmaktadır.
Bitki kök derinliği en yüksek değerine genellikle olgunlaşma döneminde ulaşmaktadır. Gelişmenin ilk dönemlerinde kök derinliğine bağlı olarak ıslatılacak toprak derinliği de azdır. Ancak, sulama sistemlerinde kapasite hesapları, en çok sulama suyuna ihtiyaç duyulan periyot için yapıldığından, hesaplarda olgunlaşma dönemindeki etkili bitki kök derinliği göz önüne alınmaktadır. Bazı kültür bitkileri için sulama uygulamalarında dikkate alınabilecek etkili kök derinliği değerleri Çizelge de verilmiştir.
Bazı Bahçe Bitkilerinin Olgunlaşma Dönemine ilişkin Etkili Kök Derinlikleri
Bitki cinsi Etkili kök derinliği (cm) Bitki cinsi Etkili kök derinliği (cm)
Aspir 90 Keten 90
Ayçiçeği' " 90 Lahana 45
Bağ 120 Marul 45
Bezelye 90 Meyve ağaçları 120
Biber 60 Mısır 90
Çayır 90 Muz 60
Çilek 60 Pamuk 90
Domates 90 Patates 60
Enginar 90 Patlıcan 60
Fasulye 60 Soğan (taze) 45
Havuç 60 Sorgum 90
Hıyar 60 Soya 90
Hububat 90 Şeker pancarı 90
Ispanak 60 Turunçgiller 120
Kabak 60 Tütün 90
Karpuz 90 Yer fıstığı 60
Kavun 90 Yonca 90

 SULAMA. YÖNÜNDEN ÖNEMLİ TOPRAK NEM SABİTELERİ

Sulama uygulamalarında, toprakta belirli tansiyonlarda tutulan nem miktarlarının bilinmesi gerekmektedir. Başvuru niteliğindeki bu toprak nemi miktarlarına, toprak nemi sabiteleri adı verilmektedir. Sulama yönünden önemli toprak nemi sabiteleri; doyma noktası, tarla kapasitesi, solma noktası ve fırın kurudur.
Doyma noktası: Teorik olarak, toprak gözeneklerinin tamamen su ile dolu olduğu koşulda toprakta bulunan nem miktarına doyma noktası denir. Doyma noktasında toprak rutubet gerilimi O atm dir. Ancak, sulama uygulamalarında gözeneklerdeki havanın tamamen dışarı çıkması söz konusu değildir ve ender durumlarda gözenek hacminin % 85 - 90 ı su ile doldurulabilmektedir.
   
Toprak nemi sabiteleri:
  Tarla kapasitesi: Serbest drenaj koşullarında, toprak tanelerinin yerçekimine karşı tuttuğu nem miktarına tarla kapasitesi denilmektedir. Tarla kapasitesi; toprağın bünyesine, yapısına, toprak tanelerinin şekline ve gözeneklerin durumuna göre j önemli düzeyde farklılık göstermektedir. Ağır bünyeli topraklarda! yüksek, hafif bünyeli topraklarda ise düşük değerlerdedir. Tarla] kapasitesinde toprak rutubet tansiyonu 1/10 -2/3 atm arasında değişmektedir. Bu değer, hafif bünyeli topraklarda 1/10, ağır l bünyeli topraklarda 2/3 atm e yakındır. Uygulamada, tarla kapasitesindeki toprak rutubet tansiyonunun ortalama 1/3 atmosfer] olduğu yaklaşımı yapılmaktadır. Başka bir deyişle tarla kapasitesi, toprak rutubet tansiyonu 1/3 atm olduğunda toprakta tutulan nem] miktarı biçiminde de tanımlanmaktadır.
Solma noktası: Bitkilerin kökleri aracılığıyla topraktan] su alamadıkları ve solmaya başladıkları, toprağa su verilse bile eski durumuna dönemedikleri koşulda toprakta bulunan nem miktarına solma noktası denilmektedir. Solma noktası ağır bünyeli topraklarda yüksek, hafif bünyeli topraklarda düşük değerlerdedir. Solma noktasındaki toprak rutubet tansiyonu 7-40 atm arasında değişebilmektedir. Bu değer, hafif bünyeli topraklarda 7 atm, ağır bünyeli topraklarda 40 atm kadar olabilmektedir. Pratik amaçlarla, solma noktasındaki nemin toprak taneleri tarafından 15 atm de tutulduğu yaklaşımı yapılmaktadır. Gerçekte, solma noktasında toprak rutubet tansiyonunun 10 yada 20 atm alınmasının p"k fazla önemi yoktur. Çünkü, Şekil'de izleneceği gibi toprak rutubet tansiyonunun yüksek olduğu koşullarda toprak nemi önemli

derecede değişmemektedir. Bu nedenle solma noktası, toprak taneleri tarafından 15 atm de tutulan nem miktarı biçiminde de tanımlanmaktadır.
Fırın kuru: Toprak örneğinin fırında 105 °C ta kurutulduktan sonra toprakta bulununan nem miktarına fırın kuru denilmektedir. Fırın kurudaki toprak rutubet tansiyonu 10 000 atm civarındadır. Sulama açısından fırın kurudaki nem miktarı ihmal edilebilir düzeydedir ve fırın kurudaki toprak ağırlığı, toprak tanelerinin ağırlığı olarak alınmaktadır.

 TOPRAĞIN KULLANILABÎLİR SU TUTMA KAPASİTESİ

Serbest drenaj koşullarında, tarla kapasitesinin üzerindeki nem yerçekiminin etkisi ile kök bölgesinin altına sızmakta ve bitkiler bu nemden yararlanamamaktadır. Bitkiler, solma noktasının altındaki nemi de teorik olarak kökleri aracılığıyla alamamaktadır. Bu nedenle uygulamada, bitkilerin ancak tarla kapasitesi ile solma noktası arasındaki nemden yararlandığı yaklaşımı yapılmaktadır. Solma noktasının üzerinde tarla kapasitesine kadar her düzeydeki nem miktarı ile solma noktası farkına kullanılabilir su, tarla kapasitesi ile solma noktası farkına ise kullanılabilir su tutma kapasitesi adı verilmektedir.

TOPRAK ÖRNEKLERİNİN ALINMASI

Sulama yapılan tarımsal işletmelerde, tarla parsellerinden bozulmuş ve bozulmamış toprak örnekleri alınarak laboratuarda toprak bünyesi, toprak tuzluluğu, tarla kapasitesi, solma noktası ve toprağın hacim ağırlığı değerleri saptanmaktadır. Bu amaçla, her 20 da alan için bir adet olmak üzere, tarla parselini temsil edebilecek yerde tarla bitkileri ve sebzeler için 120 cm ye, meyve bahçeleri için 150 cm ye kadar toprak profili açılır. Profil her 30 cm de basamak biçimindedir . Her 30 cm lik katmanın ortasına en az 3 adet iç hacmi 100 cm olan özel çakma silindirleri çakılarak bozulmamış toprak örnekleri ve yine her katmandan bir kürekle 1.5 - 2 kg kadar bozulmuş toprak örnekleri alınır. Laboratuara getirilen bozulmamış toprak örneklerinden tarla kapasitesi ve hacim ağırlığı, bozulmuş toprak örneklerinden ise toprak bünyesi, toprak tuzluluğu ve solma noktası saptanır.
Ayrıca, açılan profillerden toprak derinliğinin bir geçirimsiz tabaka (bariyer) yada taban suyu tarafından sınırlanıp sınırlanmadığı kontrol edilir.

TOPRAK NEMÎNÎN ÖLÇÜLMESİ

Sulama uygulamalarında, bitki kök bölgesindeki nemin doğru, bir şekilde ölçülmesi ve topraktaki nem değişiminin değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Toprak neminin ölçülmesinde değişik yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda açıklanmıştır.
G0ravimetrik yöntem: Bir toprak burgusu ile istenen toprak derinliğine kadar her 30 cm lik katmanın yaklaşık ortasından 100 - 150 g civarında bozulmuş toprak örnekleri alınır. Bu toprak örnekleri, nemin buharlaşması engellenecek biçimde, daha önce darası alınmış kaplara konur ve en kısa zamanda laboratuara getirilir. Toprak örneklerinin yaş ağırlıkları elde edildikten sonra kurutma fırınında 105 °C ta 24 saat bekletilir ve tekrar tartılarak kuru ağırlıkları saptanır.
 
Toprak neminin tansiyometrelerle ölçülmesi: 

Tansiyometreler içi arı su dolu gövde, seramik uç ve vakum göstergesinden oluşan ve toprak rutubet gerilimini ölçen araçlardır . Bir tansiyometrenin araziye yerleştirilmesi için toprak neminin ölçüleceği derinliğe kadar çukur açılır. Seramik uç bu derinlikte olacak biçimde gövde çukura konur. Seramik uçla toprak arasında iyi bir temasın sağlanması için gövde etrafı toprakla doldurulur ve sıkıştırılır. Toprakta bulunan nem miktarına göre, seramik uçtan toprağa doğru yada topraktan seramik uç aracılığıyla tansiyometre gövdesine doğru su akışı olur ve bir hidrolik denge kurulur. Bu koşulda göstergeden bir değer okunur. Okunan bu değer daha önce hazırlanmış kalibrasyon eğrisinde işaretlenerek topraktaki nem miktarı kuru ağırlık yüzdesi cinsinden elde edilir.
Kalibrasyon eğrisini oluşturmak için, arazide tansiyometrenin yerleştirildiği derinliğin daha fazlası ıslatılacak biçimde toprağa su verilir ve l - 2 gün beklenir. Bundan sonra seramik uca yakın noktalardan (yatay doğrultuda en çok 100 cm etrafından) toprak burgusu ile toprak örnekleri alınır. Bu sırada gösterge değeri okunarak kaydedilir. Toprak örneklerindeki nem miktarı gravimetrik yöntemle saptanır. Bu işleme periyodik olarak, tansiyometre göstergesinde 8 - 10 kadar gittikçe artan farklı değerler okununcaya kadar devam edilir. Tansiyometre okumalarına karşılık, gelen nem miktarları bir dik koordinat sisteminde işaretlenerek kalibrasyon eğrisi elde edilir. Örnek olmak üzere bir tansiyometre kalibrasyon eğrisi Şekilde verilmiştir.
Tansiyometreler ancak, toprak rutubet geri]iminin 0.85 atm değerine kadar sağlıklı sonuç vermektedir. Bundan daha düşük toprak nemi düzeylerinde, genellikle seramik uçtan tansiyometre gövdesine hava girmekte ve dolayısıyla sağlıklı ölçme yapılamamaktadır. Bu nedenle, tansiyometreler daha çok toprak neminin devamlı olarak tarla kapasitesi civarında tutulduğu damla
sulama yöntemi gibi sulama yöntemlerinin uygulandığı tarla parsellerinde, sulama zamanlarının saptanması amacıyla kullanılmaktadır.
Nötron yöntemi: Yöntemin esası, hızlı nötron saçan bir kaynaktan (nötron probe) çıkan nötronların, toprak suyu tarafından yavaşlatılması ve yavaşlatılmış nötron sayısının özel sayaçlarla ölçülmesidir. Bu amaçla, toprak nemi ölçülecek yerlere altı açık ve içi boş metal borular yerleştirilir. Genellikle amerikyum -berilyum karışımı olan radyoaktif madde nemin ölçüleceği derinliğe kadar sarkıtılır. Yavaşlayan nötron sayısı özel sayaçla ölçülür. Tansiyometrelerde açıklandığı gibi, daha önceden hazırlanmış kalibrasyon eğrisinde yavaşlatılmış nötron sayısına karşılık gelen toprak nemi miktarı doğrudan elde edilir.Nötron yöntemi ile oldukça sağlıklı toprak nemi ölçmeleri yapılabilmektedir. Ancak, araç pahalıdır ve kullanılması uzmanlık istemektedir. Bu nedenle, genellikle sulama araştırmalarında kullanılmaktadır.
Elle kontrol yoluyla tahmin; Toprak burgusu ile nemin ölçüleceği derinlikten alınan toprak örnekleri, avuç içinde sıkılarak avuçta bıraktığı ıslaklık ve top oluşturma durumuna, parmaklar arasında yuvarlatılarak şerit oluşturma durumuna ve ayrıca toprak örneğinin rengine bakılarak toprak nemi tahmin edilmeye çalışılır. Oldukça kaba sonuç veren ve tecrübeyi gerektiren bir yöntemdir. Toprak neminin elle kontrol yoluyla tahmininde Çizelgeden bir fikir elde edinilebilir. Çizelge, farklı toprak bünyelerinde mevcut nemi tarla kapasitesine getirmek için gerekli su miktarının tahmin edilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

TOPRAKTA SUYUN HAREKETİ

Doymuş ve doymamış toprak koşullarında suyun hareketi:

Toprak gözeneklerinin tamamen su ile dolu olduğu doymuş toprak koşullarında suyun hareketi, yerçekiminin etkisi ile, basıncın yüksek olduğu noktadan basıncın düşük olduğu noktaya doğrudur. Bu hareket biçimi, basınçlı borulardaki suyun hareketi gibidir. Sulama açısından, arazi koşullarında toprak gözeneklerinin tamamen su ile dolması pek mümkün değildir. Çünkü, gözeneklerde bir miktar hava sıkışmaktadır. Ancak, sulama sırasında toprağın üst katmanındaki su hareketinin doymuş koşullarda oluştuğu yaklaşımı yapılabilmektedir.
Gözenekleri bütünüyle su ile dolu olmayan doymamış toprak koşullarında ise suyun hareketi yerçekimi ve kapillar kuvvetlerin etkisi altındadır. Su, toprak rutubet gerilimi düşük olan noktadan, toprak rutubet gerilimi yüksek olan noktaya doğru hareket eder. Başka bir deyişle suyun hareketi, toprak neminin yüksek olduğu noktadan düşük olduğu noktaya doğrudur. Sulama sırasında, sulamadan sonra ve suyun bitkiler tarafından alınması
sırasındaki suyun topraktaki hareketi, doymamış koşullarda harekete birer örnektir.
Sulama sırasında suyun toprakta hareketi: Sulama sırasında su infiltrasyonla düşey doğrultuda toprağa girer ve yerçekimi ile kapillar kuvvetlerin etkisi altında aşağıya doğru hareket eder. Toprak profilinde, yüzeyden başlayarak sırasıyla çok ıslak, ıslak ve tarla kapasitesi civarında olmak üzere üç zon oluşur. Bu zonlarin kalınlığı, sulama süresi arttıkça artar. Daha altta ise toprak, sulama öncesindeki nem koşullarını yansıtır. Sulama tamamlandıktan sonra, çok ıslak ve ıslak zonlarda tarla kapasitesinin üzerindeki nem miktarı, yerçekiminin etkisi ile tarla kapasitesinden düşük zona kadar aşağı doğru hareket eder ve bu zondaki toprak taneleri tarafından nem tarla kapasitesine gelinceye kadar tutulur. Böylelikle, istenen toprak derinliği kısa sürede tarla kapasitesine gelir. Bu süre, hafif bünyeli topraklarda birkaç saat, ağır bünyeli topraklarda ise bir - iki gün kadardır.
Sulamadan sonra suyun toprakta hareketi: Sulamadan sonra suyun toprakta hareket biçimleri Şekil de verilmiştir. Şekilden izleneceği gibi, ilk 10 - 15 cm lik toprak katmanına buharlaşma bölgesi adı verilmektedir. Genellikle bitki köklerinin bulunmadığı bu bölgede sulamadan sonra tutulan nem, buharlaşma yoluyla kısa sürede atmosfere karışır. Dolayısıyla su hareketi yukarıya doğrudur.
Bitkilerin asıl kök bölgesi, genellikle 15 - 45 cm arasındaki toprak katmanıdır. Bu toprak katmanında suyun önemli bir bölümü bitki kökleri aracılığıyla alınır ve yapraklardan olan terleme yoluyla atmosfere verilir. Suyun belirli bir kısmı ise kapillarite ile üst katmana yükselir ve buharlaşma ile atmosfere karışır. Dolayısı ile asıl kök bölgesinde tutulan suyun hareketi köklere ve yukarıya doğrudur. Asıl kök bölgesinden üst toprak katmanına su hareketi genellikle azdır ve üst katmandan olan buharlaşma miktarına bağlıdır. Buna ise üst katmanda toprak yapısının bozulması, yarıkların oluşması ve sulama sonrasında toprağın işlenmesi gibi faktörler etkili olmaktadır.
Asıl kök bölgesinin altında, genellikle 45 - 90 cm derinliğindeki toprak katmanında ikinci derecedeki kök bölgesi yer alır. Bu toprak katmanında da suyun önemli bir bölümü kökler j aracılığıyla alınır ve terleme yoluyla atmosfere verilir. Suyun çok az bir bölümü ise yerçekimi ve kapillaritenin etkisi ile alt katmana sızabilir. Özetle, bu katmandaki su hareketi köklere ve aşağıya doğrudur.
ikinci derecedeki kök bölgesinin altındaki küçük j köklerin bulunduğu toprak katmanında su hareketi köklere doğrudur ve bu katmandaki kullanılabilir suyun tamamı kökler aracılığıyla alınır. Suyun bitki köklerine doğru hareketi: Uygun bir kök gelişme ortamında hergûn çok sayıda kılcal kök oluşmaktadır. Kılcal kökler suyla temas kurarak uçlarıyla suyu emerler. Suyun emilmesini, kök hücreleri arasındaki yüksek ozmotik basınç oBağlamaktadır. Bu basınç toprak rutubet geriliminden yüksek olduğu koşulda bitki kökleri aracılığıyla suyu alabilmektedir.
Tarla kapasitesi ile solma noktası arasında, kapillarite ile emici köklere doğru bir miktar su hareketi olmasına karşın, "genellikle kılcal köklerin su olan kesime doğru büyümelerini : sürdürerek suya ulaştıkları kabul edilmektedir.

 TOPRAĞIN SU ALMA HIZI

Suyun yüzeyden toprak içerisine düşey doğrultuda .girmesine toprağın su alması (infiltrasyon), birim zamanda toprağa giren su miktarına ise su alma hızı (infiltrasyon hızı) adı verilmektedir. Diğer bir tanımla su alma hızı, birim zamanda birim alandan toprak içerisine giren suyun hacmidir ve hız boyutuna sahiptir. Genellikle cm/h yada mm/h cinsinden ifade edilmektedir.
Toprağın su alma hızına birçok faktör etkili olmaktadır. Bunların en önemlileri toprak bünyesi, toprağın yapısı, toprakta mevcut nem miktarı, toprağın işlenme ve sıkışma durumu, toprak yüzeyindeki su yüksekliği ve topraktaki tuzların cinsi ve miktarıdır. Örneğin su alma hızı, hafif bünyeli topraklarda yüksek ağır bünyeli topraklarda düşük, agregat şeklindeki yapıya sahip topraklarda yüksek taneli yapıya sahip topraklarda düşük, kuru topraklarda yüksek nemli topraklarda düşük, işlenmiş topraklarda yüksek işlenmemiş ve sıkışmış topraklarda düşük, toprak yüzeyindeki su yüksekliği fazla olduğunda yüksek az olduğunda düşük ve kireçli topraklarda yüksek, sodyumlu topraklarda düşüktür.
Toprağın su alma hızı, sulama yöntemlerinin seçimi yanında, yüzey sulama yöntemlerinde akış uzunlukları ve debiye, yağmurlama sulama yönteminde başlık debisi ve tertip aralıklarına, damla sulama yönteminde damlatıcı debisi ve yerleşim aralıklarına, ayrıca tüm sulama yöntemlerinde sulama süresine etkili olan önemli bir parametredir.
Toprak bünyesine göre değişen su alma hızı değerleri toprak bünyelerinde önemli düzeyde farklılıklar gösterebilmektedir. Su alma hızına etkili olan diğer faktörler de dikkate alınırsa,
 Toprak Bünyesine göre Bazı Su Alma Hızı Değerleri:
Toprak bünyesi
Su alma
hızı, ram/h
Kumlu
25.0
- 250.0
Kumlu-tinli
13.0
- 76.0
Tini ı
8.0
- 20.0
Killi-Cinli
2.5
- 15.0
Siltli-killi
0.3
5.0
Killi
0.1
1.0
sulama uygulamalarında toprağın su alma hızının mutlaka ölçülmesi gerekmektedir.
Toprağın su alma hızının ölçülmesinde ve su alma özelliklerinin belirlenmesinde birçok yöntem kullanılmaktadır. Burada, karık sulama yöntemi dışında tüm sulama yöntemleri için geçerli olan çift silindir infiltrometre ölçmeleri ve karık sulama yöntemi için geçerli olan karıklara giren - çıkan suyun ölçülmesi üzerinde durulacaktır.

Çift Silindir înfiltrometre Ölçmeleri:
Çift silindir infiltrometre iç içe geçmiş iki metal silindirden oluşmaktadır. Silindirler genellikle 2 mm kalınlığında sacdan yapılırlar.Dış silindirin çapı 40 cm, iç silindirin çapı 20 - 25 cm ve her iki silindirin yüksekliği 40 cm dir. Toprağa kolayca girebilmeleri için silindirlerin alt uçları keskinleştirilir.
Infiltrasyon ölçmelerinin birbirine yakın olacak ve en çok 2 da alan içerisinde kalacak biçimde 3-5 yerde yapılması ve elde edilen değerlerin ortalamalarının kullanılması gerekmektedir. Bunun yanında ölçme işlemlerinin mutlaka işlenmemiş arazide ve sulama başlangıcı için öngörülen toprak nemi koşullarında yapılması çok önemlidir. Aksi durumda elde edilen değerler yanıltıcı olur.
Ölçme işleminden önce, araziyi temsil eden, karınca ve köstebek yuvaları ile bitki köklerinin oluşturabileceği kanalcıkların, silindire zarar verebilecek çakıl ve kayaların bulunmadığı düz bir yer seçilir. Silindirler yatay olacak biçimde seçilen yere konur ve üzerine çakma plakası yerleştirilir. Çakma plakası, üzerinde çakma sırasında kaymayı engelleyecek biçimde silindir çaplarına uygun tamponlar bulunan ve genellikle 3 mm sacdan yapılan düz bir plakadır. Çakma plakasının üzerinden, geniş tabanlı çelik bloktan oluşan yaklaşık 15 kg ağırlığındaki bir çakma ağırlığı ile yavaş yavaş vurularak ve yataylık sürekli denetlenerek silindirler 15 - 20 cm kadar çakılır.
Her iki silindire, iç ve dış silindirdeki su seviyeleri eşit olacak biçimde, bir sulamada uygulanacak su derinliği kadar (10 - 15 cm) su doldurulur. Suyun doldurulması sırasında erozyonu önlemek için iç silindirin tabanına bir çuval parçasının serilmesi ve su-doldurulduktan sonra kaldırılmasında yarar vardır.
Su düzeyi ölçmeleri iç silindirden, bir ölçme aracından yararlanarak yapılır. Ölçme aracı, mm değerine kadar bölümlendirilmiş bir cetvel üzerinde bulunan ucu sivri, çengelli ve ölçü göstergeli metal çubuktan ibarettir. Dış silindire doldurulan suyun işlevi, iç silindirdeki suyun yanlara doğru hareketini önlemek ve ıslatma alanını genişletmektir.
îç silindire su doldurulduğu an ölçme aracı ile ilk su düzeyi okuması yapılır. Bundan sonra, 10 dakika ara ile üç, 15 ve 30 dakika ara ile ikişer, 60 dakika ara ile bir ve 120 dakika ara ile yeteri kadar su düzeyi ölçmeleri yapılır ve ölçme zamanları ile su düzeyi değerleri bir çizelgeye kaydedilir. Ölçmelere, birim zamanda toprak içerisine giren su miktarı yaklaşık eşit oluncaya kadar devam edilir. Ölçmeler sırasında, toprak yüzeyindeki su yüksekliği 5 cm civarına düştüğünde silindirlere tekrar su ilave edilir.
Elde edilen ölçme sonuçlarından yararlanarak eklemeli zaman, su alma hızı, ortalama su alma hızı ve eklemeli su alma değerleri hesaplanır. Eklemeli zaman değerlerine karşılık gelen su alma hızı, ortalama su alma hızı ve eklemeli su alma değerleri bir militnetrik kağıda işaretlenirse eğri biçiminde ilişkiler elde edilir.
 

Copyright 2008 All Rights Reserved | SULAMA SİSTEMLERİ BİLGİ PORTALI - Otomatik Sulama Sistemleri ,Peyzaj Sulama sistemi

herşey google><sulama + sulama sistemleri + otomatik sulama sistemleri + damlama sulama sistemleri + yağmurlama sulama sistemi + manuel sulama + rain bird+sapanca